24 Kasım 2007 Cumartesi

112 Ambulans Acayiplikleri

112 Ambulans Acayiplikleri

Sağlık Bakanlığı İzleme Değerlendirme Ekibi ile birlikte Türkiye yi boydan boya gezerken Yurdumdan nice hastane manzaraları nice sağlık ocağı manzaraları görürken bunun yanında nice 112 ambulans manzaraları da gördük. Bunlar bildiğiniz türden geç gelen ambulanslar yada personel, yemek, odun kömür taşıyan ambulanslar gibi acayiplik örneklerinden değil.

Hani bir geyik vardır; Ambulanslar araç olarak üretilirken yük taşımaya endeksli panelvanlanların üretim aşamasında ya da sonrasında ambulansa dönüştürülmesinden dolayı arkalarının hafif olduğu virajlarda savrulduğu, aslında arkaya atılacak birkaç çimento torbasıyla iyi bir yol tutuşunun sağlanacağı dile getirilir durulur şoförler arasında. İşte bu noktada yurdumun şirin bir ilçesinde yine yurdumun kıvrak zekalı personeli bu ağırlığı sağlamak için ambulansın tabanını bembeyaz mermerle döşetmiş, böylece çok daha iyi yol tutuyormuş.Her çözümü Japonlar yada Alman Mühendisler bulacak değil ya Otomotiv sektöründe çalışan Yurdum mühendislerine duyurulur.

Yine yurdumun 20000 nüfusluk Şirin bir ilçesinin Devlet hastanesinde 112 için ayrılmış 6 ambulans 5 şoföre zimmetlenmiş (biri yedek) her gün hangi Şoför nöbetçi ise kendi ambulansı ile nöbetini tutup beşer günlük nöbet sirkülasyonlarını tamamlıyorlarmış… Bilmiyorum dünyanın en zengin ülkesi olarak bilinen Amerika da her şoföre her gün için ayrı bir ambulans düşüyor mu ? Ya da kim demiş yurdum zengin ülkeler arasında değil diye…

Doktor sayısında Avrupa’nın sonuncu ülkesi olabiliriz ama bir bakın bakalım şoför başına düşen ambulans sayısı endeksinde dünya kaçıncısıyız?

UMKE KOCAYAYLA 3. ULUSAL EĞİTİM VE TATBİKAT KAMPI

UMKE KOCAYAYLA 3. ULUSAL EĞİTİM VE TATBİKAT KAMPI

4 yıl önce Bursa da başlayan UMKE serüveni 17 ağustosun yıl dönümünde yine Bursa Kocayayla da tüm Türkiye yi ve ve uluslararası 4 ülkeyi kapsayan bir kamp ve tatbikatla yine gündeme geldi. Marmara depremlerinden sonra kurtarma zaafiyetlerimizin farkına varmış yabancı ülkelerden gelenlerin bu konuda hayli yol kat ettiklerini görerek hayıflanmış ve derhal kolları sıvayarak Sağlık Bakanlığı olarak Türkiye’nin en cevval kurtarma ekibi kurulmuş oldu.

3. UMKE eğitim ve tatbikat kampının Bursa da yapılma fikri ikincisi olan Kayseri Erciyes kampında Bursa ekibinin daveti ve teklifi üzerine gündeme alınmış, ve Afetlerde Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığının teklifi ve Sayın Bakanımızın o onayı ile Bursa kabul edilmiştir.

Kamp hazırlıklarını başlatmak için Bakanlık ASOD ekibi ile Bursa Sağlık Müdürlüğü ekibi ve Erciyes Kampı tecrübesini yaşayan kişilerden oluşan kamp genel koordinatörlüğü ve yerel koordinatörlüğü olmak üzere bir hazırlık ekibi oluşturuldu. Ekibin gerek Bursa Sağlık Müdürlüğüne gelerek gerekse ASOD Başkanlığında yapılan toplantılarla yada internet üzerinden yapılan görüşmelerle hazırlık çalışmaları başlamış oldu.

Kamp yerinin tespiti için ASOD Başkanlığında Uludağ ın çeşitli bölgeleri ve yaylalarının incelenmesi sonucu alt yapısı en uygun yerin Keles Kocayayla olduğu kararı verildi. Uludağ ın cennet köşelerinden Kocayayla kamp için son derece uygun olmasına karşın, Tatbikat için enkaz dökülerek kirletilmesi söz konusu olamayacağı için tatbikatın Mudanya Esence de yapılması uygun görülmüştü. Yıkılmış bir kent görünümündeki daha önce eğitim yaptığımız Mudanya Esence deki Kaçak villa enkazlarına yaklaşık 1000 kişilik ekibin 130 km dar ve virajlı yollarda intikalinin zor olacağı düşünüldüğünden , Kelesin hemen girişindeki metruk binanın yıkılarak ve yanına ilave enkazlar getirilerek tatbikat sahası oluşturulmasına karar verildi.

Yer tespitinden sonra Programın içeriğinin tespit edilmesi önemli bir noktayı oluşturdu. Çünkü Türkiye’nin dört bir köşesinden ve hatta yurt dışından bir çok insan gelecek ve bunun için bir çok zaman ve kaynak kullanılacaktı. Bu emeklerin heba olmaması, kampın amaçlarından maksimum faydanın elde edilmesi için içeriğinin son derece dolu ve zengin olması şarttı. Teorik pratik ve tatbikat olmak üzere 3 aşamada gerçekleşecek olan eğitimler hem eğlenceli hem nitelikli hem de etkin olmalıydı ki katılımın maksimum düzeyde sağlanmış olmalıydı.

İstanbul UMKE nin getirdiği tırlar ve çadırlarda 10 gün öncesinden yerleşmiş ve rotasyonla eğitim için bir nevi eğitim salonları oluşturulmuş idi. Tıbbi Uygulamalar Çadırı, Harita- Pusula Eğitimi ve GPS Uygulama Çadırı , HF Telsiz Uygulama Çadırı, Uydu Haberleşme Çadırı, Telsiz Uygulama Çadırı gibi çadırlar kurularak kişiler illerine göre gruplarına ayrılarak, 8 Çadıra 5’ er masa, her çadırda 35 kişi, her masada 1 eğitmen, her grubun eğitim süresi 30 dakika, eğitim araları 10 dakika olup ve her masada 7’ şer kişi uygulama yapılması şeklinde pratik eğitimlerin yapılması planlandı. Böylece katılımcıların Damaryolu, Havayolu ve CPR Uygulamaları , İletişim ve Haberleşme Sistemleri Uygulamaları, Navigasyon gibi konularda bigi ve becerilerinin arttırılması sağlanmaya çalışıldı.

Aylarca süren masa başı çalışmalarından sonra Ağustos ayı başında arazi çalışmaları başladı. Aslında Haziran ayı için belirlenen kamp genel seçimlerin erkene alınmasından dolayı yine her yıl yapıldığı gibi 17 Ağustosun yıl dönümüne ertelenmişti. Nisan mayıs ve hatta haziran aylarında yemyeşil bir çayır olan Kocayayla temmuz ve ağustos sıcakları ile , hele bu yılda ortaya çıkan mevsim normallerinin üzerindeki Afrika sıcakları ile iyice kurumuş ve dağdaki su miktarı da iyice azalmıştı.

Kamp afişlerinde yer alan ilkbahar aylarında çektiğimiz yemyeşil fotoğraflardaki yaylayı misafirlerimiz maalesef görme fırsatı bulamadı. Onlara kuraklığın ortaya çıkardığı ve araçlarında bozduğu zeminle tozlu bir sarı sıcak kalmıştı.

Suyun yetersiz kalmaması için belediyenin yeni bulduğu su kaynağının depoya dahil edilmesi kamp süresince çok şikayetlere sebep olacak suyun bulanmasına sebep oldu. Suyun fazla tüketilmesi depoda beklemesine ve dinlenmesine fırsat bulamadığından bulanık akmasına sebep olmuştu. Fakat Uludağ kaynaklı suyun hiçbir şekilde kanalizasyon veya herhangi bir mikrobik atıktan kesinlikle etkilenmediğini yaptırdığımız tahlillerden de öğrenmiş olduk. Zaten kamptan 2 gün sonra gittiğimizde dinlenme fırsatı bulan suyun pırıl pırıl ve son derece lezzetli olduğuna tekrar şahit olduk.

Bölge donatım müdürlüğümüzde bulunan sahra hastanesi çadırlarını yine Bölge Donatımın ekibiyle 1 ağustostan itibaren kurmaya başladık. Kamp alanının temizliği ve güvenliği ihale edilen organizasyon firması tarafından sağlandı. Kamp öncesi temizliğin yanı sıra kamp sırasında oluşacak çöplerin sinek ve benzeri haşeratın oluşmaması için bekletilmemesi , temizlik firması ve belediyenin işbirliği ile sağlandı.

1 ağustosta kamp alanının temizlenmeye başlanması zararlı haşerelere karşı biyolojik dengeyi bozmadan ilaçlanması kamptan 15 gün öncesi ve birkaç gün öncesi bu ilaçlamanın tekrarlanması ülke gündeminde sık sık yer alan Kırım Kongo Kanamalı Ateşine sebep olan kenelerin yok edilmesi açısından da son derece önemliydi.

İtiraf etmeliyiz ki hazırladığımız ses sisteminde geçen yıl ki Kayseri ekibinin hazırladığı ses sistemi kadar başarılı olamadık. 100 metre uzakta ki çadırımızda uyandırma müziği olarak Queen nin söylediği We Will Rock You parçasını çalarken davulun bas sesi öyle şiddetle vuruyordu ki neredeyse yattığımız yerden bir karış yükseldiğimizi hissediyorduk. Gerçi bizde de sahneye yakın çadırlar uyandırma müziğini azalttırmak için bayağı çaba harcadılar.

Yaylada sağlık personelinin sıklıkla kullandığı avea gsm operatörünün belki de afet haberleşmesinin birinci öncelikli cihazı olan telsiz haberleşmesi pratiğini son derece arttıracaktı ama misafirlerimizin anne baba eş ve çocukları ile rahat haberleşmesini sağlamak için Avea nın mobil baz istasyonunu getirttik. Hatta bu mobil istasyon başka bir istasyonu göremediği için bağlantı akışını uydudan sağlamak zorunda kaldı. Böylelikle misafirlerimizi telsiz iletişimin yanında cep telefonu ve hatta yönetim çadırından tüm alana yayılan wireless internet hizmeti ile tüm dünyaya açılmalarını sağlamış olduk.

Yönetmelikleri yoktu belki de eğitimleri donanımları standart değildi de… ama Türkiye nin en yürekli , kendi için en umarsızken ülkesi için insanı için en hassas duyguya sahip en çılgın sağlık çalışanların dan oluşan 800 kişilik bir ordu katılmıştı bu kampa. Bir çok yerde canla başla çalışmışlar standart eğitimlerinin üzerine sıra dışı eğitimler eklemişler; eksik donanımlarını Türk halkına özel alternatif çözüm yöntemleri ile tamamlamışlar ve kampta da dimdik ayakta ve hazır olduklarını ispatlamışlardır.

14 Ağustosda bir imparatorluğ un neşvu nema bulduğu topraklarda şanlı mehterin marşları ile program başlamış oldu. 81 ilin UMKE ekiplerinin tanışıp kaynaşması afetlere karşı hazırlıklı olabilmek adına afet durumunda doğada yaşam becerisini arttırabilmek için, afetlere yönelik hazır olma bilincinin canlı tutulmasını sağlamak ve tatbikatlarla bu becerilerin geliştirilmesini sağlamak amaçlanan hedeflerdi. Hazırlık aşamalarında yüzlerce maddelik ve hatta binlere varan kontrol listeleri üzerine aylarca çalışmamıza rağmen son dakikalarda çıkan eksikler bu tatbikatların gerekliliğini ortaya koymada daha büyük anlam kazandı. Ortaya çıkan her eksik afetin gerçeğinde de ortaya çıkabilme ihtimalinden dolayı dikkat edilmesi ve hazırlıklı olunması gereken noktaların eğitimini bizlere veriyordu.

UMKE tatbikatlarında genel olarak enkaz çalışmalarına ağırlık verilirken bu yıl ayrı bir tatbikat olarak NBC (Nükleer, Biyolojik ve Kimyasal olaylar) Tatbikatı da yapıldı. Son yıllarda uluslar arası platformda sıklıkla gündeme gelen Nükleer Biyolojik ve Kimyasal kitle imha silahlarının önem kazanmasının yanı sıra bir sanayi şehri olan Bursa mızın endüstriyel kazalar yönünden çeşitli riskleri taşımasından dolayı bu tatbikat son derece öğretici ve faydalıydı.

Kurulmasından bu güne kadar yurt içinde bir çok operasyona katıldığı gibi yurt dışında da iran Pakistan Afganistan Endonezya sudan gibi ülkelerde ülkemizi göğsümüzü kabartacak şekilde temsil eden UMKE ekipleri; bu tatbikatı da başarıyla tamamlamışlar bir çok tecrübelerle evlerine dönmüşlerdir. Büyük şairin Allah bu millete tekrar İstiklal Marşı yazdırmasın dediği gibi Allah bu ülkenin UMKE ekiplerine gerçek görevlere çıkmaktan korusun. Eğitimlerde ve tatbikatlarda bir araya gelip kendimizi geliştirmek hedefimiz olsun. Zaten bu amaçla tatbikatından bitiminden itibaren İçişleri Bakanlığının yine Bursa da Ekim ayında yapacağı Afet 2007 tatbikatı için kolları sıvadık bile…

Dr. Ahmet ALTINER

Bursa UMKE

İRAN BAM DEPREMİNDE BURSA UMKE

26 Aralık 2003 Cuma neler yaşayacağımızı bilmediğimiz sıradan bir iş günü olarak başlamıştı . Sabah işe geldiğimizde İran´ın daha önce hiç adını duymadığımız Bam kentinde deprem olduğunu duyduk.Depremin acısını iliklerimize kadar hissetmiş bir millet olarak komşumuz olan, soy kardeşlerimiz Azerilerin ve din kardeşlerimiz Farisilerin yaşadığı bu ülkede ki depremin acısını birden yüreğimizde hissettik. Neredeyse Pakistan sınırında, bizden oldukça uzak olan bu bölgedeki deprem zedelere sadece dualarımızı ulaştırabileceğimizi düşünürken saatler sonra kendimizi enkazların tam ortasında bulabileceğimizi hiç birimiz aklının ucundan bile geçirmiyordu.

Deprem insanları yine gece ve yine uykuda yakalamıştı. Biz ilk bilgileri ve ilk görüntüleri saat 11:00 haber kuşağında televizyondan izlemeye başladık. Kendi bölgemizde veyahut komşu illerde ufak bir sarsıntı olsa Sağlık Müdürlüğü olarak hemen teyakkuza geçer can kaybı veya yaralı var mı hemen araştırmalara başlanır vilayet ve bakanlık hemen bilgilendirilir, ve sık sık fikir jimnastiğini yaptığımız İl Sağlık Afet Planlarımızın basamaklarını derhal uygulamaya başlardık. Bu kez depremin bize çok uzak olmasından gelişmeleri sadece televizyondan takip ediyorduk. Ta ki saat 13 de Sağlık Bakanlığı´ndan İran´a Türk yardım ekiplerinin gideceğini bildiren telefonu alıncaya kadar. Bakanlık, Medikal Afet Timinizden gidebilecek olan gönüllülerinizi tespit edin ve çıkış için bizden haber bekleyin demişti .

Sadece ve sadece 2 hafta önce kurulmuş olan,1 hafta süren ilk eğitimini bitireli sadece 1 hafta olmuş Bursa Medikal Afet Timinin elemanlarını teker teker aramaya hemen başladık. Her ne kadar Bursa ekiplerine sıra gelinceye kadar bakanlığın yeterli miktarda gönüllüyü Ankara´dan toplayıp göndereceğini ve Bursa ekiplerine ihtiyaç kalmayacağını düşün sekte biz hazır olmalıydık. Değerli Müdür Yardımcımız Dr.Birol Döl, 112 Başhekimimiz Dr. Sadi Sesli ve ben (Ahmet ALTINER) ekibin doktorları olarak ilk başa ismimizi yazmıştık . İletişim merkezinden Tülay Akgün ve Yasemin Yürek , 112 den Filiz İşlek Orhangazi Devlet Hastanesinden Hülya Gürel hemşire hanımlar Keles ………..Sağlık Ocağından sağlık memuru Mehmet Bayrak listemizin sağlık personelini oluşturmuşlardı. İlk önce pasaportu olan gönüllüleri tercih edin dense de daha sonra pasaportun önemi olmadığı ve geçici çıkış belgesinin ayarlanacağının belirtilmesi ekip listesinin belirlenmesini daha da kolaylaştırdı.

Sağlık Bakanlığının ilk telefonundan sonra daha 1 saat geçmemişti ki ikinci bir telefon geldi ve “haydi yola çıkın saat 18 de uçağa bineceksiniz.” İlk şoku burada yaşadık. Normal prosedür işlemleri olarak yaptığımız hazırlıkların birdenbire uygulanma aşamasına gelinmişti. Sağlık Müdürlüğünden nasıl fırladığımı ve eve gelip 10 dakika içinde elime geçen bir çantaya kazaklar çamaşırlar doldurup buluşma noktamız olan Sağlık Müdürlüğüne nasıl geri döndüğümü hatırlamıyorum. Sonradan öğrendim ki Hülya hariç tüm arkadaşlar hazırlanmak için evde sadece 10 dakika ayırabilmişler. Yalnız Hülya onu yol üzeri Orhangazi den aldığımız için ekstradan bir yarım saati olmuştu.

Saat 18 de Kocaeli´nde olmayı planlarken havanın çok yağışlı olması ve aracımızın da minibüs olmasından dolayı vardığımızda saat 19 u geçmişti. Biz geç kaldığımız endişesini taşırken pasaport sorununun nasıl aşılacağı konusunda bakanlıklar arasında görüşmeler yapıldığından habersizdik. Önce emniyetin pasaport şubesinin valilik tarafında açtırılacağı ve acilen bizlere pasaport çıkartılacağı daha sonra gerek olmadığı hüviyet cüzdanlarımızla geçici bir kartın yeterli olduğu belirtildi. Ancak bu bizim 3 saat kaybetmemize mal olmuştu. Ben 1 hafta öncesinde turla Mısıra gittiğim için rahattım ama pasaportu olmayan arkadaşların bu beklemeden ümitleri kırılmaya başlamıştı.

Kocaeli’nde KYÖD ’ un eğitim merkezinde 19 kişilik KYÖD Ekibiyle birleştik. KYÖD Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği medikal afet timini kurmuş ilk sivil toplum örgütü biz ise Sağlık Bakanlığının kurduğu ilk resmi medikal afet timi idik. Daha bir hafta önce Bursa da yapılan eğitimin son iki günün de KYÖD’ dan bir ekipte bize katılmış tecrübelerini anlatmış ve son gün tatbikatı yönetmişlerdi. Bu çalışmada tüm lojistik desteği onlar vereceklerdi. Biz kişisel malzemelerimizden başka sadece bir miktar tıbbi yardım malzemesi almıştık. Onlarda hazır bir şekilde bizi karşıladılar ve bize de kıyafet verdiler(tulum, mont)

Saat ancak 22.00 dezmit’ten hareket edebildik ve saat 24.20 de Atatürk Askeri Hava Limanına ulaşabilmiştik. Burada hazırda bekleyen Türk Hava Kuvvetlerine ait bir Askeri kargo uçağına tüm ekipmanımızı yükledik ve uçak hemen harekete geçti. Biz de Kayseri den bizi almak için hareket etmiş olan 2. uçağı beklemeye başladık . Bu arada ekibimize İstanbul sivil savunma ekipleri ve 5 kişilik AKUT ekibi de bize katılmıştı. Atatürk Hava limanından bizim hareket ettiğimizde saat sabahın 04 ü olmuştu.

Pilot kalktığımızda yolculuğumuzun yaklaşık 6 saat süreceğini ve Kerman havaalanına ineceğimizi anons etti. Uçak adı üstünde bir kargo uçağı idi , ve yolcu taşımak için tasarlanmadığından son derece konforsuz, tüm motor gürültüsünü içine alan ön tarafı bir sauna kadar sıcak arka tarafı bir buzhane gibi soğuk idi. Sıcak ve soğuk tarafların havası nedense bir türlü birbirine karışmıyor üşüyenler ile yananlar sürekli yer değiştirerek dengeyi sağlamaya çalışıyorlardı.. Aynı uçağın içine bir çift kabin kamyonet bir römork ve bir minivan konmuştu ve biz uçağın gövdesinin kenarlarına monte edilmiş kerevetlere oturduğumuzda dizlerimiz ortadaki araçlara değdiğinden zor sığıyor ve hareket edemiyorduk.

Güneş doğduğunda İran toprakları üzerinde muhteşem dağları uçsuz bucaksız çölleri izliyorduk. Pilotlarımız bir yardım ekibine destek vermenin kıvancıyla bizleri rahat ettirmeye çalıyor çay ikram ediyor kokpite alıp bizimle sohbet ediyorlardı . 6 saat süren zorlu bir yolculuk sona erip Kerman havaalanına iniş yaparken son anda gelen bir haber üzerine Bam havaalanına inişlerin mümkün olmaya başladığı ve oraya ineceğimiz belirtildi. Tam da sabrımız tükenmişti ama yaklaşık 40 dakika daha sabretmekle beklide 4-5 saat sürecek olan karayolculuğundan kurtulmuş oluyorduk.

Bam havaalanına indiğimizde İran da hava açık güneşli ve oldukça sıcak idi.Görünürde tek bir yeşil alan yok.Uçsuz bucaksız çöl gibi havaalanında çıplak pistin kenarında küçük ve eski bir betonarme bina var,ve birkaç kargo uçağının aralıklarla kalkış ve iniş yaptığı tek bir pist Pistin kenarında elli kadar asker kamp kurmuş.Yaralıları uçağa taşıyan araçlar geçiyor etrafımızdan.aldığımız bilgiye göre diğer bölgedeki hastanelere taşınıyormuş yaralılar.

Uçaktan inince bütün ekip küçük bir hangarın önünde toplandık.İngilizce bir yetkiliyle karşılıklı brifing verildi.

Sürekli bir şeyleri bekleyip duruyor olmak sinir bozucuydu.Havaalanında da uzun bir süre bekledik. Her geçen dakika enkaz altında birilerinin olduğunu düşünmek bizi iyice germişti .KYÖD lideri, bütün ekiplerin birlikte hareket edeceğini Ankara’dan gelecek bir ekibi bekleyeceğimizi ve onlar gelince hep birlikte yola çıkacağımıza dair açıklamalar yaptı.Ama sonunda beklemekten vazgeçildi ve 15.40 da enkaz bölgesine doğru yola çıkıldı.

Havaalanından Bam ın içine doğru ilerlediğimizde yolun sol tarafı yine çöl iken sağ tarafının yemyeşil hurma bahçeleri ile dolu olduğunu ancak kerpiçten yapılmış tüm bahçe duvarlarının yıkıldığını gördük. Buraya geliş amacımız;arama ve kurtarma yapmak ve de enkaz altında kalan yaralılara müdahalede bulunmak olmasına rağmen ilk izlenim olarak böyle ihtimal olmadığını düşünüyoruz.

Bir üniversite kampus alanımı yoksa askeri bir meydan mı olduğunu anlayamadığımız hurma ağaçları ile dolu yeşillik bir alana kampımızı kurmak için getirildik. Hemen çadır kurma çalışmaları başlarken bir yandan enkazlara çıkacak guruplar oluşturuldu. Son 24 saatte yediğimiz Bam havaalanında verilen lavaş ekmeklerden otobüsün içinde birer parça koparmak oldu. Enkaz çalışmalarına ilk gidecek gruplar öncelikli olmak üzere hazır konservelerden bir şeyler atıştırıldı, ve ilk gruplar araştırmalarına başlamak üzere enkaz bölgelerine çıkış yaptılar. Kampta kalanlar ise malzemelerin yerleştirilmesi ve kampın düzenlenmesi çalışmalarına devam etti. Biz Türk ekibi olarak alanda kampını kuran ilk yabancı yardım ekibi idik . Bizden önce bir Alman ekibinin gelmiş olduğunu ancak onlarında ekipmanlarının henüz gelmediğini ve bir şeyler yapamadıklarını öğrendik. KYÖD olarak 3 çadır kurduk. Hemen solumuza AKUT arkamıza İstanbul Sivil Savunma sağ tarafımıza sonradan gelen İstanbul ve Ankara 112 ekipleri çadırlarını kurmaya başladılar. Çadır kurma çalışmalarımız esnasında hava iyice kararmıştı. Ön tarafımızda bir trafonun bulunması ve elektriklerin çalışması sayesinde fiş uzatıp projektörlerimizi çalıştırdık. Bu trafo sayesinde jeneratörün gürültüsünden kurtulmuş olduk. Tüm gece boyunca yabancı ülkelerden yardım ekipleri gelmeye ve kamplarını kurmaya devam ettiler. Sabah kalktığımızda tüm meydan uluslararası yardım ekipleri ile dolmuştu.

Bizim ekipten ilk çıkan gruplar birkaç saatlik araştırmadan sonra geri döndüler. Gece çalışmanın çok zorlaştığı ve bir sonuç elde edilemeyeceğinin anlaşıldığından en mantıklı şeyin dinlenmek ve yarın çalışmalara zinde bir şekilde başlamak olduğunu söylediler. İlerleyen saatler içinde yavaş yavaş çöl soğuğu ile tanışmaya başlamıştık. -40 dereceye kadar dayanıklı uyku tulumlarımıza güvenirken gerçeklerin hiçte öyle olmadığını gördük.

28.12.2003.Pazar....saat 05:00 kalkış....Kahvaltıdan sonra iki medikal ekip AKUT’ la arama kurtarma çalışmalarına başladı. İki ekip sivil savunma ile benimde içinde olduğum bir ekip GESO TİM (Gölcük Esnaf ve Sanayi Odası Arama Kurtarma Timi) la enkaz bölgesine gittik. Uluslararası yardım örgütü UNDAC Bam kentini 10 bölgeye ayırmış ve kurtarma çalışmaları için Türkiye’ye 4.bölgeyi vermişler. Zaten Bam da kaldığımız günler içinde sadece bu 4.bölgeyi gördük. Şehrin diğer bölgeleri ve hasar miktarı can kayıpları hakkında bilgileri televizyonlardan sizler bizlerden çok fazla edindiniz. Biz sadece akşamları kampımıza gelen zaman gazetesi ve CHA muhabirleri ile görüşerek şehrin geneli hakkında bilgiler edinmeye çalışıyorduk.

4. bölgede yaşayanlardan nerelerde yaralı olabileceği hakkında bilgiler almaya çalışıyorduk.önce bir ev enkazının tahminen çocukların yattığı odanın alanı gösterildi . hemen kazılara başlandı . Evlerin üzerinde çatı olmaması ve yaz sıcaklarında ısıyı geçirmemesi için toprak dam şeklinde yapılması enkazlarda ezici beton blokların olmamasına sebep olmuştu. Bu kazı çalışmalarını kolaylaştırırken beton blokların oluşturduğu hayat üçgenlerinin oluşmamasına ve yaralı şansının çok düşük olmasına sebep oluyordu. Çünkü tüm boşlukları toprak dolduruyor kişi büyük bir ağırlık altında ezilmese de havasızlıktan boğularak ölüyordu. Duvar yapılarında kerpici sadece hurma bahçelerinde gördük. Evler genellikle bizim yığma tuğla dediğimiz içi dolu kırmızı tuğlalardan oluşmuştu. Ancak bu tuğlalar birbirine bizim bildiğimiz inşaat harcı ile değil çamur benzeri bir harç ile tutturulmuş ve bu yüzden dağılmaları çok kolay olmuştu.

2 saatlik bir kazı çalışmasının sonunda kırmızı bir yorgana ulaştık. Yorganı kaldırdığımız da sonradan 12 ve 14 yaşlarında olduğunu öğrendiğimiz iki kız kardeşi gördük. Tabi ki yapılabilecek hiç bir şey yoktu. Cesetleri amcalarına teslim ettik. Duyduğumuza göre İran hükümeti cenazelerin öncelikle yakınlarına verilmesini istiyormuş.

Tekrar mahalle sakinlerine yaralı olabilecek bir yer sorduğumuzda bir sokak yanda başka bir enkaza götürüldük Burada da yaklaşık 2 saatlik bir çalışmadan sonra 50li li yaşların üzerinde bir karı kocanın kaçmaya çalışırken enkaz altında kalmış bedenlerine ulaştık. Anladık ki mahalleli bize hangi enkazı gösterse içinden birkaç ceset çıkacaktı. Bu arada hava kararmaya başlamış ve bizi kamp alanına götürecek otobüs gelmişti. Telsiz anonsu üzerine otobüsten indiğimiz buluşma noktasına gittik. Bizim ekipte bu gün arama köpeği yoktu ve çalışmalarımızı yerli halkın önerilerine göre yapmıştık. AKUT la giden ekip K9 arama köpeği ile 25 enkazda canlı araması yaptıklarını fakat hiç bir canlı işareti vermediklerini ve bundan dolayı köpeklerin depresyona girdiğini öğrendik. Köpekleri tekrar motive etmek için bir arkadaşı bir oyuncakla birlikte saklamışlar ve köpeğin onu canlı olarak bulması sağlanıp tekrar eski motivasyonuna kavuşması sağlanmış. Başka bir köpekli aramada ise enkaz altından yaralı bir keçi çıkartılmış.

Kampa döndüğümüzde hiçbir ekibin herhangi bir canlıya rastlayamadığını öğrendik. Lojistik ekibin en akıllıca yaptığı işlerden biri çay makinesini unutmamış olması idi. Hiç çay tiryakisi olmamama sadece kahvaltıdan kahvaltıya çay içmeme rağmen kamp akşamında çay içmekten büyük bir zevk almıştım.

29.12.2004 pazartesi sabahı kalktığımızda herkes çadırdan dondum diye fırlıyordu. önceki gece aşırı yorgunluktan soğuğu hissetmeye bile gücümüz kalmamışken bu gece soğuktan herkes sabahı zor yapmıştı. Kahvaltıdan hemen sonra grupların görev paylaşımı yapılmış ve bu gün poliklinik hizmetlerine ağırlık vermeyi kararlaştırmıştık.

Poliklinik mahallelerin arasında asfalt zeminli açık bir alana kurulmuş.Toplam iki çadır (biri ilaç diğeri kadınlara müdahale edilen bir çadır) ve çadırların önündeki açıklıkta okul sırası olduğu anlaşılan masa ve sıralarda poliklinik hizmeti veriliyordu.Poliklinik hizmeti başladıktan sonra üç saat sonunda muayene edilen hasta sayısı yaklaşık iki yüz yapılan tetanos aşısı beş yüz olduğunu öğrendik. Her ne kadar yapılan müdahaleler basit müdahaleler olsa da şuan da burada ayakta tedavi hizmetini verebilecek bizden başka bir grubun olmaması

Yapılan işin önemini çok arttırıyordu. İnsanların yüzlerinden en ufak bir güvensizlik veya çekimserliğin olmaması aksine gayet hevesli ve onlarla ilgileniyor olmamızda bir hayli memnun oldukları izlenimini veriyordu.

Ben bu gün İstanbul Sivil Savunma ekiplerine katılmıştım. Bu gün onların köpekleri ile canlı araması yapıldı ama yine hiç işaret yok bir evin enkazında bu sefer iş makinesiyle çalışma yapıldı ve artık çıkan cesetler çürümeye başlamıştı. O evden dört ceset çıkardığımızda dayanılmaz kötü kokular yayılmaya başlamıştı. Ama aynı evin enkazı açılırken dört cesetten sonra kazmalara incecik telli küçük bir kafesin içinde 7 canlı güvercin takılmıştı. İnsanı hayretler içerisinde bırakan bu olay Takdiri İlahinin çok güzel bir örneği idi.

Tüm bu enkaz çalışmaları esnasında İranlı askerlerle, üst düzey subaylarla çok içten dostluklarımız oldu. Bizlere gösterdikleri sevgi gerçekten tarifi imkansızdı. Belki kendileri aç ve susuzdu ama ellerindeki son suyu son ekmek parçasını ve tiryakiler için çok değerli olan gelen yardım malzemelerin içinden de hiç çıkmayacak olan son sigaralarını hiç düşünmeden paylaşıyorlardı . Sadece askerler değil tüm halk özellikle Türk yardım ekiplerini görünce ne yapacaklarını şaşırıyorlar bir ihtiyacımızın olup olmadığını soruyorlar “ biz sizden çok memnun, yaptıklarınızdan çok gurur duyuyoruz “ şeklinde Azeri şiveli sözleri tüylerimizi diken diken etmişti. Uçakta gelirken İranlılar hakkında konuşulan olumsuz düşüncelerin ön yargıların ne kadar yersiz ve komik ve hatta üzücü olduğunu anlamıştık İran da geçirdiğimiz 4 gün boyunca onlardan sadece dostluk , kardeşlik ve sevgi gördük. Tahran İsfahan gibi diğer illerden yardım için gelen askerler siviller ev adreslerini telefonlarını veriyor ve “mutlaka bize konak gelin” diye evlerine davet ediyorlardı.

Medikal afet timinin kuruluş amacı afet durumlarında enkazlarda yaralıya ulaşıldığında bir an önce tedavinin başlanması ve ondan sonra kurtarma işlemlerine devam edilmesini sağlamaktı. Çünkü öyle yaralılar oluyordu ki kişinin bir uzvu enkaz altında sıkışıyor ve tam kurtarılması için saatler geçiyordu. Crash Sendromu (ezilme Sendromu ) nun ortaya çıkmaması için bu saatlerin kaybedilmemesi ve hemen tedavinin başlaması gerekliydi. Medikal Afet Timi işte bunun için eğitilmiş gereğinde enkazın içine girip tedavisine başlayacaktı. Oysa İran´a geldiğimizden beri ne içine girilebilecek bir enkaz nede her hangi bir enkaz altında yaralıya rastlayamamıştık. Bundan dolayı medikal afet timinin Türkiye ye geri dönmesi gündeme gelmişti.

Bakanlık Yetkilileriyle görüşüldü . Ceset aramalarına diğer Türk Sivil Savunma ekipleri halka sağlık hizmetlerini de İstanbul ve Ankara 112 ekipleri devam ettireceklerdi. Biz aynı zahmetli yolculuklardan tekrar geçerek ülkemize döndük. Yaralı kurtarma şansımız olmamıştı ama yardım severliğimizi ve sevgimizi götürmüş onların acılarını paylaşmıştık. İki ülke arasında uluslar arası ilişkiler düzeyinde zaman zaman gerilmeler olsa da biz iki halkın kardeş olduğunu anladık. Kötü günlerinde onların yanında olmak bizim için son derece gurur verici onlar için acıların hafifletici iki ülke ilişkileri yumuşatmak için de çok önemli bir misyondu. Zaten acılar paylaştıkça azalıp mutluluklar ise paylaştıkça artmazmıydı?

Dr.Ahmet ALTINER

Sağlık Müdür Yardımcısı

drahmetaltiner@bsm.gov.tr

AFET- FELAKET VB. DURUMLARDA ACİL YARDIM KURTARMA HİZMETLERİNİN YÖNETİMİ VE İŞLEYİŞİ İLE İLGİLİ KURS RAPORU

AFET- FELAKET VB. DURUMLARDA ACİL YARDIM KURTARMA HİZMETLERİNİN YÖNETİMİ VE İŞLEYİŞİ İLE İLGİLİ KURS RAPORU

11-25 ARALIK 1995 ALMANYA

1-RAPORU HAZIRLAYANIN

a-Adı Soyadı : Ahmet ALTINER

b-Görev Yeri : Kastamonu Sağlık Müdürlüğü

c-Mesleği ve unvanı :Tıp doktoru Sağlık Ocağı Tabibi

d-68241 Dr. Ahmet ALTINER

2-PROGRAMIN

a-Adı:Afetlerde ve benzeri olağanüstü durumlarda hizmet vermek üzere doktorların yetiştirilmesi.

b-Tarihleri ve süresi : 11-25 ARALIK 1995 ( 14 ) Gün

c-Ülke Şehir : Almanya-Hannover

d-Kuruluş:BVS Okulu (Bundesuer band Fur Den Selbetachuz )

e-Konusu :Afetlerde ve benzeri olağanüstü durumlarda hizmet vermek üzere doktorların yetiştirilmesi

3-PROGRAMA KATILANLAR

Dr. Ramazan ÖZYURT

Dr. Celil BEDİR

Dr. Ahmet ALTINER

Dr. Özcan AKAN

Dr. Turhan SOFUOĞLU

Dr. Ali Levent DEMİR

Dr. Necati ÇAKMAK

Dr. Bekir TURAN

Dr. Ayhan ÖZŞAHİN

Dr. Cem AKGÜN

Dr. İlhan İBRAHİMOĞLU

4-PROGRAMI DÜZENLEYEN KURULUŞ

Bundesverband Für Den Selbetschutz Schule-Veldagsen

5-TÜRKİYE’YE GETİRİLEN DÖKÜMANLAR

A-Kitaplar

a-Selbetschutz Rraxis ( Pratik el kitabı )

b-Bergung in selbestschutz (Afetlerde yaklaşım )

c-Brandachuzt in selbeschuzt ( Yangınlarda müdahale )

d-Strahlen Schuzt in selbetchuzt ( NBC el kitabı )

B-Afetlerle İlgili Çeşitli Asetatlar

C-Görülen Derslerle İlgili Fotokopiler ve Ders Notları

6-TÜRK PERSONELİNE KARŞI İLGİLİ KURULUŞLARIN TUTUMU

Okul ve okulun bağlı olduğu kuruluşun tüm çalışanları son derece saygın ve dostane tutum içerisinde bulundular.Program süresince ziyaret edilen tüm kurum ve kuruluşlarda üst düzey yöneticiler tarafından çok sıcak karşılanıldı.Konuyla ilgili tüm bilgiler hassasiyetle aktarıldı.

7-KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER

Herhangi bir güçlükle karşılaşılmamıştır.

8-DAHA SONRA GİDECEKLERE ÖNERİLER

Yapılan program hakkında ön hazırlıklarda bulunmak, konu hakkındaki Türkiye’deki bilgi verileri toplamak programdan maksimum verim almayı kolaylaştıracaktır.Ayrıca bilgi donanımının yüksek olması ülkemizi daha güzel temsil imkanı sağlayacaktır.Günlük programa başlarken ve akşam program sonunda durum değerlendirmesi yapılacak küçük toplantılar son derece yararlı olacaktır.

9-PROGRAM SONUCUNDA ALINAN BELGE

Program sonunda bir adet sertifika alınmıştır.örneği ektedir.

10-PROGRAMIN KONUSU HAKKINDA BİLMSEL RAPOR

a-Programın amaçları

Doğal afetler büyük kasalar ve benzeri olağanüstü hallerde en az zarara maruz kalmak ve meydana gelen zararın en kısa zamanda ortadan kaldırılması için sağlık,itfaiye,polis,uzman gönüllü ekiplerin ve hizmeti koordine eden yöneticilerin olaya yaklaşım biçimi ve çalışma prensiplerinin değerlendirilmesi.

Nükleer biyolojik ve kimyasal ( NBC ) maddelere maruz kalma halinde alınacak tedbirler ve tedavi şekli.

Yangınlarda itfaiye ve sağlık personelinin organize çalışması.

Trafik iş ve diğer kazalarda acil yardım ve kurtarma hizmetlerin polisin medyanın olaya yaklaşımı.

Tüm kurtarma hizmetlerinin işbirliği içerisinde organize olarak çalışması gerektiği.

b-Programın yürütülüşü

Gerek okulun kadrosunda yer alan uzman hocalar gerekse dışarıdan davet edilen uzman ekip yöneticileri

ile doğal afet kaza ve felaket gibi olağan üstü durumlar hakkında önce teorik bilgiler kurtarma hizmetleri ve bu hizmetlerde kullanılan alet ve makineler çeşitli eğitim materyalleri ( asetat, slayt, maket, harita, kroki,çizim, grafik, şema, video, ve de alet ve makinelerin getirilerek ) eşliğinde verildi.

Daha sonra konuyla ilgili kuruluşlar ( itfaiye, acil yardım ve kurtarma birimi, itfaiye yangına müdahale birimi, Kızılhaç afetlere müdahale birimi, Kızılhaç acil yardım ve kurtarma birimi , acil yardım komuta kontrol merkezi, devlet hastanesi acil yardım birimi ) yerinde ziyaret edildi.

Kullanılan araç gereç ve teknik donanımlar görüldü.Cihazlar kullanılarak denendi.

c-Programda görüşülen konular

Doğal afetlerin ve kazaların tanımı.

Sivil savunma ve kurtarma hizmetleri.

Almanya’daki acil çağrı ve ilk yardım sistemleri.

Acil durumda komuta merkezinin çalışma sistemi.

Yangına müdahale ve alınacak tedbirler.

Enkaz çeşitleri, enkazda ilkyardım ve enkaz kaldırmada 5 aşamalı taktik.

NBC ( Nükleer Biyolojik ve Kimyasal ) tedbirlere karşı alınacak tedbirler.

Ayrıca program dahilinde aşağıda belirtilen yerlerde gezi ve incelemelerde bulunulmuştur.

Hameln şehri itfaiye ve acil yardım istasyonu.

HamelnPyromont Kızılhaç Merkezi

Bad-Pyromont bölge hastanesi ve acil servisi.

Koppenbrugge Kızılhaç afet yardım birimi.

Hameln Pyromont acil yardım ve kurtarma komuta merkezi.

Hameln Kızılhaçı acil yardım ve kurtarma istasyonu.

d-Görülen yenilikler

1-Acil Yardım Komuta Kontrol Merkezlerinde:

Komuta kontrol merkezleri acil yardıma ihtiyacı olan kişinin nasıl bir yardıma ihtiyacı olduğunu tespit etmek ve gerekli olan bu yardımın en kısa sürede ihtiyacı olan kişiye ulaştırmak üzere tesis edilmiş bilgisayar, telsiz, telefon ve özel çağrı cihazlarıyla donatılmış merkezlerdir.

Merkeze gelen bir ihbar hemen değerlendirmeye alınıp arayan kişinin telefon numarası adresi mahalli bilgisayardan aniden tespit edilmektedir.Yalancı ihbarlar kontrol edilerek izole edilir.

Yalancı ihbarları azaltmak için ilk yardım telefon numaraları evden aramalarda ücretli sokaktaki ankesörlerden aramalarda ücretsiz yapılmıştır.Yalancı ihbarların çoğunlukla evlerden yapıldığı tespit edilmiş böylece yalancı ihbarların azaltılmasında önemli bir başarı elde edilmiştir.

İhbardaki olay yerine gerekli olan hizmeti komuta kontrol merkezi karar verip en kısa zamanda hizmeti olay yerine gönderir.

Komuta kontrol merkezi uzman ekibin merkezden çıkışını olay yerine varışını, olay yerindeki müdahalelerini,

yardıma ihtiyacı olan kişinin yardım birimlerine ulaştırmasını ve tekrar merkeze dönmesini elektronik bir panodan istemektedir.

2-Acil Yardım ve Kurtarma Hizmetlerinde:

112 acil yardım ve kurtarma hizmetleri komuta kontrol merkezinin yönetiminde itfaiye ve Kızılhaç tarafından nöbetleşe yapılmaktadır.Ayrıca gönüllü yardım kuruluşları ve dernekleri ihtiyaç halinde olaya müdahale edebilmektedir.

İtfaiyeler yangın söndürme araçları, kurtarma araçları ve kurtarma merdivenlerinden başka ambulanslarda bulunmaktadır.

Ambulanslar Reanimobil ve Transport aracı olmak üzere iki sınıftır.

Transport araçları hasta veya yaralının sadece bir tedavi merkezine taşınması kullanılır.

Reanimobiller hasta veya yaralıya ilk müdahaleyi yapabilecek tüm donanıma sahiptir.Ayrıca Reanimobiller de 2 yıllık bir eğitimden geçirmiş 2 ambulans teknikeri bulunmaktadır.

Ambulans teknikerleri hem aracı kullanmakta hem de doktor gelinceye kadar hasta veya yaralıya ilk müdahaleyi yapabilecek düzeydedir.

İtfaiye ve Kızılhaç bünyesinde doktor bulundurmaktadır.Komuta merkezi doktor ihtiyacı halinde hastanelerin acil polikliniklerinden doktor temin edip doktor arabası ile olay yerine göndermektedir.Doktor gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra hastanedeki görevine dönmektedir.

Afet ve benzeri acil durumlarda olay yerinde kriz masası oluşturmak üzere otobüs veya minibüsler tesis edilmiştir.

Bu araçlarda telsiz telefon, faks, çağrı cihazı gibi iletişim araçları ile donatılmış bir küçük komuta odası ve yöneticilerin durum değerlendirmesi ve gelişmeleri yönlendirebilmesi için bir toplantı odası bulunmaktadır.

Nükleer Biyolojik ve Kimyasal Maddelere maruz kalma durumunda özel araç ve gereçler ( çift bölmeli tanker kamyonlar )özel giysiler ve temizleyici maddeler bulunmaktadır.

3-Gönüllülük Sistemi:

İtfaiye Kızılhaç gibi ilkyardım kurumlarında gönüllülük esasına dayanan bir personel grubu bulunmaktadır.Kuruluş bu kişileri kısa bir eğitimden geçirip normal hayatlarına devam ettirmektedir.

Gönüllü kişilere özel bir çağrı cihazı verip ihtiyaç halinde gelmesi için bu cihazlara sinyal gönderir.

Gönüllü kişiler yaptıkları iş için hiçbir ücret almazlar.ancak iş yerinden ayrıldıkları süre için işyerlerindeki ücretleri kesilmez.

Gönüllü kişilerin kurtarma hizmetleri sırasında başlarına gelebilecek kötü durumlara karşı işyeri sigortası kesilir.Gönüllü olduğu kuruluşun sigortası başlar.

Kişiler isterlerse askerlik hizmetlerini gönüllü yardım kuruluşlarında yapabilirler.

Görülen diğer bir yenilikte Alman yasalarında yardıma ihtiyacı olan bir kişiye yardım etmek mecburdur.Eğer kişi kendisine yardım edecek bir kişi var ve yardım etmemişse bu kişi hakkında dava açabilir.

e-Türkiye’de uygulamada fayda görülen hususlar

Acil yardım ve kurtarma komuta merkezlerinin kurulması tek bir telefon numarası ile bu merkeze ulaşılması yardıma ihtiyacı olan panik halindeki kişiye kolaylık sağlayacaktır.Polisin itfaiyenin ambulansın ayrı ayrı telefon numaraları panik durumunda unutulabilir.Komuta merkezindeki ekip daha soğukkanlı davranıp daha doğru yardımı ulaştırabilir.

Her ildeki ilk yardım birimlerini bir komuta merkezi aracılığı ile koordine etmek ve komuta merkezlerini teknolojinin son imkanları ile donatmak ilkyardım ve kurtarma hizmetlerinin verimliliğini arttıracaktır.

Komuta merkezlerine yalancı ihbarları azaltmak için bunlar daha çok evlerden gerçekleştiği için ev telefonlarına ücret uygulaması yararlı olacaktır.

İlkyardım hizmetlerinde çalışan personelini belli aralıklarla hizmet içi eğitimden geçirilmesi hizmetin verimini arttıracaktır.

Ambulans teknikerliği sistemine geçilmesi istihdam kolaylığı sağlayacak doktor ve yardımcı sağlık personeli israfını önleyecektir.Gönüllülük esasına dayanan sistemin kurulması, kişilerin ilk yardım kuruluşlarında gönüllü olarak çalışmaya teşvik edilmesi istihdam ve maliyet açısından yararlı olacaktır.

Afet ve benzeri olağanüstü durumlarda acil kriz masası oluşturmak ve bunun için araçlar hazırlamak müdahaleyi yerinden ilk yardımı daha verimli kılacaktır.

Teknolojinin gelişmesi Nükleer Biyolojik ve Kimyasal ( NBC )tehditlere karşı önlem almayı gerektirmektedir.Bunun için gerekli teknik donanım sağlanmalı ve uzman personel yetiştirilmelidir.

Tüm ilk yardım birimlerinin birbirleriyle sürekli irtibat sağlanmalı personel sayısının fazlalığından ziyade kalitesini bilgi ve deneyimini arttırmaya çalışılmalıdır.

Kişileri birbirine yardım etmeye teşvik edecek kanunların çıkarılması faydalı olacaktır.

11-PRORAMLA İLGİLİ GENEL GÖRÜŞ

Program katılanlar açısından çok faydalı olmuş.Değişik ülkelerin ilkyardım ve kurtarma hizmetlerine yaklaşımını incelemek ve ülkemizin şartlarına en uygun hizmeti verebilmek için gerekli sentezin yapılmasını sağlamıştır.

Konu ile ilgili kuruluşlar yerinde incelenmiş, araç gereç ve makineler tanınmış çalışma sistemleri incelenmiştir.

Ülkemizde acil yardım ve kurtarma hizmetlerinin afet, felaket ve benzeri durumlarda verimliliği arttırmak için bu bilgilerin ışığında yeni çalışmalar yapılması yararlı olacaktır.

15.01.1996

Dr. Ahmet ALTINER